Sitemize Hoşgeldiniz





Okulun Tarihcesi: St.Margrethen Türk Okulu 2005-2006 Yılı köyümüzdeki okul Wiesenau”da eğitime başlamıştır. Kurulduğu zamandan bugüne, artmakta olan çocuk sayımızla eğitim- öğretime devam ediyoruz.
Okulumuzun kuruluşunda emeği geçen, gerek Öğretmen (Türk ve Yabancı) gerekse Bern Büyükelcilik Eğitim Müşavirliğinin değerli katkıları olmuştur.

Okulumuz zorunlu olmamakla birlikte Ailelerden ve öğrencilerden gördüğü ilgiyle daha uzun Yıllar eğitim verecektir.

DERS SAATLERIMIZ: Her hafta Salı günleri 16.15 18.15 arasındadır.

AMACIMIZ:
Vatandan uzak çocuklarımıza ,Türklüğü, Kültürü, Türkçe okuma-yazmayı, Dini ve Resmi Bayramları ve önemini en iyi şekilde anlatmaktır.
Ne Mutlu Türküm diyebilmenin haklı övüncünü gönüllerinde yeşertip yaşatmalarını sağlamak.













St.Margrethen - Orientexpress

<- Historisches Werbeplakat des Orient-Express

St.Margrethen - Orientexpress
Geschichte

St. Margrethen war schon zu Zeiten der Römer ein wichtiger Verkehrsknoten zu den historisch bedeutsamen Alpenpässen Splügen, Julier, Septimer und San Bernardino. Die römische Ansiedlung trug den Namen Ad Rhenum und stand unter der Oberverwaltung von Brigantium.
Der Splügenpass war bis zur Eröffnung des Gotthard-Eisenbahntunnels 1881 die bedeutendste Nord-Süd-Verbindung. Ein von der Ostschweiz gewünschter Splügen-Eisenbahntunnel wurde trotz entsprechender Zusagen aus der Hauptstadt Bern nie in Angriff genommen. Im Jahre 1858 wurde die Eisenbahnstrecke nach Chur eröffnet, und durch den Bahnanschluss um 1872 an Bregenz erlangte St.Margrethen auch internationalen Anschluss. Der Orientexpress verkehrte ab 1924 auf der Arlberg-Route auch über den Grenzbahnhof St. Margrethen.
Mit der Eröffnung des Strassentunnels am San-Bernardino-Pass im Jahre 1967 bis zur Eröffnung des Gotthard-Strassentunnel im Jahre 1980 wurde das Rheintal wieder wichtige Nord-Süd-Transversale und St. Margrethen wichtige Grenzstelle für den Verkehr. Der Zoll St. Margrethen ist verkehrsgeplagt, da von dort bis nach Bregenz (Österreich) eine Lücke im Autobahnnetz auf der Strecke Zürich–München bzw. München–Mailand besteht und es deshalb vor dem Zoll häufig zu Staus kommt.

Bis zum Ersten Weltkrieg

Zum ersten Mal fuhr der Orient-Express am 5. Juni 1883 vom Bahnhof Paris Est in Richtung Osten. Es handelte sich um einen Hotelzug ausschließlich der (damaligen) ersten Wagenklasse mit Salon-, Schlaf- und Speisewagen. In den ersten Jahren endete die Fahrt in der rumänischen Stadt Giurgiu an der Donau. Reisende nach Konstantinopel mussten per Fähre die Donau überqueren, mit einem normalen Zug nach Warna reisen und von dort das Schiff nehmen. Erst ab 1888 verkehrte der Orient-Express durchgehend über Budapest, Belgrad und Sofia bis zu einem temporären Bahnhof in Konstantinopel. Dieser wurde 1890 durch den Neubau der Müşir-Ahmet-Paşa-Station ersetzt, der dem jetzigen Bahnhof Sirkeci entspricht. Am anderen Ende seines Weges entstanden Kurswagenläufe von (London)-Calais-Paris und von Ostende.
Die Reisezeit betrug 69,5 Stunden und legte eine Strecke von 3186 Kilometer zurück. Die Reise war nur mit einem Schnellzugbillett der ersten Klasse und 20% Aufschlag möglich. In den durchfahrenen Ländern gab es jeweils lokale Speisen und Folklore-Darbietungen.
Die CIWL konnte nicht verhindern, dass neben ihrem Luxuszug täglich ein Schnellzug („Konventionalzug“) zwischen Belgrad und Konstantinopel verkehrte, der alle drei Klassen führte und somit eine preiswerte Alternative zum Orient-Express bot.
Bekannt wurde der Orient-Express nicht nur durch seinen Luxus und das Publikum aus dem europäischen Hoch- und Finanzadel, sondern durch spektakuläre Vorfälle. 1891 brachte der griechische Räuber Athanos den Zug 100 km westlich von Konstantinopel zum Entgleisen, entführte vier Männer und ließ diese erst frei, nachdem 8000 Pfund Sterling in Gold Lösegeld gezahlt worden war. Wenige Jahre später wurde ein Gesandter der französischen Regierung in seinem Abteil ermordet. Selbst 1950, der Zug war längst ein normaler D-Zug, wurde ein US-Militärattaché von Ostblock-Agenten überfallen und beraubt.

Zwischen den Weltkriegen

Der Erste Weltkrieg zerschnitt mit seinen Fronten den Zuglauf. So betrieb die Mitropa seit dem 15. Januar 1916 den „Balkanzug“ zwischen Berlin und Konstantinopel, der durch das militärisch besetzte Serbien führte und die Verbündeten, das Deutsche Reich, Österreich-Ungarn und das Osmanische Reich verband. Dieser Zug führte auch die (damalige) zweite Wagenklasse und wurde im Herbst 1918 eingestellt.
Nach Kriegsende wurde der Orient-Express als „train de luxe militaire“ eingestuft und war für Militärs und Politiker reserviert. Erst 1921 fuhr der Orient-Express wieder für den öffentlichen Verkehr, allerdings nur noch bis Bukarest. Für Zivilreisende wurde am 15. April 1919 der „Simplon-Orient-Express“ eingerichtet, der über die Schweiz, den Simplontunnel, Mailand, Triest, Zagreb bis Konstantinopel verkehrte.
Bis zum Frühjahr 1940 fuhren Orient-Express und Simplon-Orient als Luxuszüge bis zum ab 1930 offiziell Istanbul genannten Endziel.

Gençliğin Atatürk'e Cevabı


Ey Büyük Ata,


Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli
emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.Ey Türk"ün büyük Ata"sı ! İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.


Türk Gençliği

Öğretmen / Lehrer/in

Aydın Erten  Tel: 076 227 33 75
Anadil, çocuğun kişiliğinin ve kültürel kimliğinin oluşmasında temel rol oynar. Anadil sadece kelime bilgisi değildir. Çocuk anadil ile kendi kimliginin kültürel kaynaklarını öğrenir. Bu kültür mirasını özümleyerek ruhsal dünyasını biçimlendirir. Ayrıca anadil sayesinde insan kendi tarihsel köklerini kavramaya çalışır.. Ninniler, masallar, türküler, destanlar, şiirler vb. ile anadil renklenir, zenginleşir.. Bu nedenle anadili gelişmemiş bir çocuk, köksüz ağaç gibidir.
Dil zenginleşmeyince insan kendini anlama ve anlatmada zorluk çeker. İçinde yaşadığı toplumu kavramada güçlüklerle karşılaşır. Anadili gelişmemiş bir çocuk ikinci, üçüncü yabancı dili öğrenirken zorluk çeker. Göçmen çocuklarının, okullarda kompozisyon yazarken zorlanmalarının, yazılı anlatım becerilerinin yeterince gelişmemesinin nedenlerinden biri de budur.
Anadil Eğitimi, göçmen çocuklarının geldikleri ülkenin siyasal, kültürel, toplumsal olaylarını izlemeleri, anlamaları ve tavır koymaları açısından da önemlidir. Göçmenler yaşadıkları toplumun kültür ve bilim dünyasına ancak gelişmiş bir anadil sayesinde katkıda bulunabilirler. Çok kültürlü, demokratik bir toplumun oluşmasında dil, kültürel alış verişi sağlayan temel araçlardandır.Bütün bu bilgiler ışığında biz Türkçe ve Türk kültürü dersi öğretmenleri olarak Isviçre de yaşayan Türk milletinin bütün fertlerini; beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve girişime değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek amacıyla Türk okullarında haftada 2 saat olmak üzere ders yapmaktayız.Bu eğitimden yararlanması açısından St.Margrethen de yaşayan Türk ailelerimizin çocuklarını okulumuza beklemekteyiz.
















Yönetim Kurulu / Aufsichtsrat..

Präsident/in / Başkan:
Erdal Kocabay
Tel: 078 641 32 93

Stv.Präsident/in / Başkan yardımcı:
Kemal Keskin
Tel: 078 892 66 54





Okul-Aile Birliğinin vazifeleri;

Velilere İsviçre Okul ve Eğitim sistemlerinin tanıtılması, Öğrencilere karşılaştıkları zorluklarda yardımcı olmak, Türk Kültür Dersleri için Öğretmene yardım etmek, İsviçre maarifi ve öğretmenleriyle temas kurarak beraber çalışmaya zemin hazırlamak, Başka yabancı Okul-Aile Birlikleri ile temaslarda bulunmak, Türk Kültür Dersleri öğretmeni Birliğin Başkanıdır, Yönetim Kurulu ayda en az bir defa toplanır, Okul-Aile Birliğinin maddi gücü, derneklerin ve velilerin yardımıyla sağlanır.
Mazeretsiz olarak üç defa arka arkaya toplantılara katılmayan üye yönetmelikten düşer.


Sekreter / Sekretär/in:
Ersan Karakoç
Tel: 071 740 00 86

Muhasebe / Kassier/in:
Hüseyin Koç
Tel: 079 332 22 25

Denetleme / Kontrollstelle Vorstand:
Şenol Çetinkaya
Beşir İnanır
Birol Buran
Rıfat Güneş














Üyeler / Vorstand Mitglieder:
Eyüp Avan
Şenol Şentürk
Alaatdin Sözer

Kadınlar Kolu:
Adile Sözer
Aynur Güneş
Seher - Selma Kocabay